30 Nisan 2009 Perşembe

warm me up and breathe me.

aradan kaç yıl geçti bilmiyorum ama,
six feet under'ın son bölümü everyone's waiting'in son 10 dakikasını izlerken hala,
kafama kadar uyuşuyorum.
tamam bazen gözlerim bile dolabiliyor.
büyük ihtimalle abartıyorumdur ama.
öyle işte.

sia-breathe me.
en güzel şarkılardan biridir.

29 Nisan 2009 Çarşamba

.



bugün 29 nisan çarşambaymış.
selinin yaptığı fıstık ezmeli kurabiyeler bitti.
o kadar çok vardı ki hiç bitmeyecekler sanıyordum.
süt de onlarla birlikte bitti.
o zaman yatayım ben.

26 Nisan 2009 Pazar

foreternity

88888888
88888888
88888888
88888888
88888888
88888888
88888888
88888888

24 Nisan 2009 Cuma

laki


eveet.
bu akşam gittiğimiz konserin çocuklara özel bi konser olması harikaydı.
cehennem gibi bir yarım saatten sonra kendimizi zor dışarı attık.
yanımızda erasmus öğrencisi bir kaç kişi vardı.
hiç fast food yemiyolar manyaklar iskender manyağı.
akşam da onlarla içtim.
pyotr vardı bitane.
nası yazılır bilmem polonca.
çocuk üstün bir varlık,yanında insana benzemiyoruz öyle bir şey.
ve bu bölüm seline geliyor.
lucky strike içiyor ve tüm gece ondan otlandım.birkaç tanede hediye etti.
kıskan.

yarın istanbul.
bitti.

22 Nisan 2009 Çarşamba

sanatsalamaiğrenç

merhaba.
tırnak makası kullanmıyorum.
dişlerim tırnak makası görevini üstleniyor sağolsunlar,olmadı ellerimle koparıyorum.
en son tırnak makası kullandığımda 6-7 yaşındaydım.o zamanalrda tırnak makasının hakimiyeti bende değil annemdeydi.
bu yüzden de çok şekilsiz tırnaklara sahibim.
evet çok iğrenç.
dedim ya,
merhaba.

21 Nisan 2009 Salı

yineyeşillendi


kelly green diye bir renk var mesela.
bu rengi eskiden beri çok severim ama ismini yeni öğrendim.
turkuaz derdim,maviyeşil derdim,bilardo masası yeşili,cam göbeği yeşili gibi komik bir tabiri bile kullanırdım.
TABİR.
Tabiri caizse diye şarkı vardı.
neyse.

işte bu rengi görünce otomatik olarak hayal kurmaya başlıyorum.
öyle.

yorakila

aklıma geldi.
yaklaşık 9 yaşında falandım sanırım.
bir tane james bond oyuncağım vardı.
hiç sevmezdim onu.
birgün bir şişe kolonya,pamuk ve james bondla dışarı çıktım.
james bondu önce çamura batırdım
sonra kafasına pamuk dolayıp üzerine kolonya döktüm ve tenha biryerde yaktım.
zevkle izledim yanmasını da.
sonra da gömdüm.
baya ruh hastasıymışım.
aynı şeyi birkaç sonra mervenin barbielerine de yapmıştım.

çünkü

bugün resim kursu çıkışında anılla little ceaser's a gidip 7.5 yetaleye sıçana kadar pizza yedik.
sonra da 26.ankara uluslarası müzik festivaline bedava girdim.
bu aralar çok ekonomiğim.
ÇOK EKONOMİK.
güzel oldu.

bir de yine aklıma takıldı.
çünkü kelimesi ne ilginç değil mi.
çünkü
çünkü çünkü çünkü.
japon ismi gibi.

bir de bir süredir starbucksta ismimi sorunca metin diyorum.
sonra metin bey latteniz hazır diyorlar.
kihkihkih diye gülüp eğleniyorum.

20 Nisan 2009 Pazartesi

anabenieversene

alakasız yerlerde,alakasız anlarda SEKS diye çığlık attığınızda insanlar kilitleniyormuş.
test etim onayladım.
repeatedly.

pinatbattır

sevgili biloög,sana eskisinden daha az yazmaya başladığımın farkındayım ama siktiret.
yaşadıklarımı anlatana kadar üzerinden günler geçmiş oluyor bile.
beni sevdiğini biliyorum.
eks oğ eks oğ.
daha neler.

ps:sevgilim mükemmel kurabiye yapıyor.

15 Nisan 2009 Çarşamba

aysapık.fksdfgdg


internette vinly oyuncaklara bakaraken elimi baksırımın içinde yakalamam nasıl bir şeydir.
nasıl hastalıklı bir ruha sahibim.
selin yakında yatağa munnyleri alıcaksın dedi.
bu da aldığım figür.sky blue ymuş adı.
monskey series.

12 Nisan 2009 Pazar

music has never been so..

akşam çimlerde voleybol oynarken kulağımda ezik empitri pleyırımla leydi gağga dinliyordum.
sonra gece duştayken elimde o su çıkaran ismini bilmediğim şeyi mikrofon yapmış yine aynı karının şarkılarını söylerken buldum.
sonra girdiğim bir internet sitesinde "o değilde lady gaga one love festivale gelse ne güzel olurdu dedim.

saat 22.30 da karşılaştığım olay.


yüreğim kosla oksi ekşınla yıkanmış.
mutluyum.

edit:yalanmış.duygularımla oynadılar.

ne bir han ne de saray laralay.

çok güzel bir gün geçirdim lav'la.
saate bakarsak dün demem gerek gerçi.
elimde bana getirdiği oreo ve "peanut butter cookie" kaldı.
nasıl güzel yapmış.
yarın sütle yemeyi düşünüyorum.
ha bir de,hiç ummadığım biryerde vinyl oyuncaklar da satan bir dükkan buldum ve parama kıyıp bir tane figür aldım.çok güzel.

bir de dün gece tayfun justin in üzerine kustu.belirli aralıkalra o anı hatırlıyorum.



ps:gece inn'de dinlediğimiz "ne bir kürk ister bu şen gönlüm şarkısı sana geliyor selin.
ps2:selin hala kendini ankarada kenelerin ısırdığını iddaa etmekte.praysles.

10 Nisan 2009 Cuma

oğbeybibeybi

günlerdir düşündüğüm bir konu var.
britney spearsın "beybi" demediği bir şarkısı var mı acaba.
evet bu.
çok kafama taktım.
ve evet, 6-7 yaşlarında alışveriş merkezlerinde sesini duyduğum biritniyi,periyodik aralıklarla dinliyorum.böyle 7-8 ay aralıklarla.
hitmi beybi van mor taym favorim.

9 Nisan 2009 Perşembe

lava

ilk orijinal lava lambasının Edward Craven-Walker tarafından üretildiğini biliyor muydunuz.
ben de bilmiyordum.
ama lambaların ne kadar mükemmel olduğun ubiliyorum o ayrı.

6 Nisan 2009 Pazartesi

haftasonu,eastanboul cronicles

taksikim.
-yaramaz gençlik,ayrılın.
nuri alço kakteyl.
myuzik.
dirty the batak.
KÖKSAL HOTEL the keranenin koşturanı.
lav lav lav
söz yüzüğü şdslkldfs.
board marker.
duygu.
ve tayfası.
simit saraylı sebah.
otobüsler.
fotoraf.
bostancı.
duygunun annesiyle babasının kısa film aşk hikayesi.
espresso.
ALLLAAAAAAAAAAAAAAAAH.
KAMONÇİK.
selinin evi.
BANCIK.
spagetti.
sabahki bozulmuş spagetti.
koltuk battaniye mamma mia.
selinin odası fantazisi.
cadde bostan.
"-seni tanıyorum sen çebisin!"
köpekler köpekler her çeşit köpek.
deniz.
soğuk.
paten.
işemek.
kafe nero tayms.
mek
mek
mekgörl
mekgörl
selinin annesi.
dakırs.
HANUTA YAHUDİ FESTİVALİ!!!
selin dosyası.
patso.
treafik kazası mazası ddşlkflds
duygu mek rekoru.
kamilkoç servis.
...


edit:nasıl unuturum lan!ÇOMAK!ÇOMAK YANİ!

3 Nisan 2009 Cuma

tabi kızım,hizmetçin var.

iyi ki geldi şu yaz lan.
baya güzel geçmekte şu birkaç gün.

bir de justin'in böyle ozmo kitaplarına benzeyen kitapları var, türkçe,çok güldüm.
içinde garip türkçe diyaloglar geçiyor.
meyveleri falan tanıtmışlar.
-anneciğim dolaptan bana meyve verirmisin
-tabi kızım,elma var,muz var,biraz da çilek var.
-ortaya karışık yap yanar dönerli olsun.