22 Mayıs 2010 Cumartesi

merhaba,
yazar dahi olmadan writer's block sendromunu yaşamak ne kadar ilginç. neyse biryerden başlamak gerek. yağmurdan konuya giriş yapabiliriz mesela. hava baya yağmurlu bugün. oda fazla ışık almıyor, böyle bir durumdan neden zevk alınır ki diye düşündüm. güvende hissetme duygusu heralde.

evet 5 dakikadır ekrana bakıyorum. olmuyor,fazla zorlamayalım.
geç kaldım zaten.

10 Mayıs 2010 Pazartesi


Kendime ait bir eve çıkacağım zamana ait o kadar çok planım var ki.

her gün yeni bir şey ekleniyor üzerine.

Mesela bu aralar şey düşünüyorum. Pinball machine' ler oluyor ya, paraya kıyıp onlardan alsam hiç fena olmaz, hem de böyle frankenstein, haunted house edition olsa mesela.

7 Mayıs 2010 Cuma

Şimdi bir şey farkettim.

Akşam saatlerinde odada bir arkadaşımla linguistics çalışıyorum. Zaten bu bile başlı başına çok ilginç bir durum. Akşam saatlerinde vaktimi odamda bir ders kitabı ile geçiriyorum. Konu bu değil tabi. Kendimi kitaptan biraz olsun uzak tutmak adına ketıla su koydum çay içeceğim dedim. Ketılda su işte ısınıyor. Kaynamasına yakın içinden bir ses geliyor ya, işte o anda tuşu kapadım. Her zaman yaptığım şey. Halbuki biraz daha beklesem, kendi kendini kapayacak cihaz. Bekleyemiyorum ama. Normalde dikkatimi çeken bir şey de değil bu ama arkadaşım niye kapadın ki şimdi onu deyince bir anda hayatın anlamını sorgulama kafasına girmeden edemedim.
Böyle bir çok sahne canlandı gözümde. Flashback cinsinden. Mesela sifonu da işedikten sonra değil, işeme esnasında çekiyorum. Bekleyemiyorum. Rutinden kurtarma çabası.Ne var başka, asansörü yaklaşık 30 saniye beklemek yerine 5 kat merdiven çıkmayı tercih ediyorum.Youtube da video izlerken bile o kırmızı şeyin dolmasını beklemiyorum. Bilinçaltımda ne var bilinmez.

Yarın ki vizede de sınav süresinin bitmesini beklemeden çıkarım bu gidişle.

Bir de şunu farkettim;para kazanmak adına çeviri işine yüklenmeye başladığımdan bu yana, kullandığım türkçe, eskiden star'da yayınlanan korku filmlerinin ucuz dublajlarına benzemeye başladı.kötü.