24 Ocak 2011 Pazartesi

rendım

  • Bu müzik alemindeki kimseyle dalga geçilmez gerçekten. çok akılda kalan bir olgu bir kere. yerin dibine vurduğun insanın bütün şarkılarını baştan sona mırıldanıyorsun, duş alırken mesela. Kesha ortaya çıktığından beri o elektronik ortamda üretilmiş kıl sesinden tut, yarrağı yemiş keş bakışlarına kadar etmediğim laf kalmamıştır. Ama bu ara neye ihtiyacım olursa; "maybe I need some water, or maybe just need some cigs" şeklinde keshanın şarkı sözlerindeki nesne ögelerini değiştirerek dile getiriyorum. Veya başka bir örnek; Lady Gaga'nın Fame Monster albümü ilk çıktığında, albüm şarkılarını gezerken, Alejandro isimli şarkıyı duyduğumda cidden götümle gülmüştüm. Abi kadın Alejandro diye şarkı yapmış, evrensel oynuyor. yakında arap şükrü diye de şarkı yapar diye dalga geçmiştim. Geçtim evet doğrudur. Ama bu yeterince sarhoş olduğumda alejandro'nun çaldığı bir mekanda danslarına kadar yaptığım gerçeğini değiştirmiyor.
  • Müzikten konu açılmışken, uzunca bir süredir şu guitar hero oyununa baya bir merakım var. her şey bilgisayara uyarlanmış versiyonunu bilgisayarıma kurmamla başladı, klavyeyle falan oynuyordum. Media markt a gittiğimde falan anca bir kaç kez gitarı ile oynamışımdır. Birkaç ay önce kampüse böyle guitar hero oynamak için odalar açıldı. işte gitarı var, baterisi var, mikrofonu var, bas falan var giriyorsun arkadaş grubunla oynuyorsun. HANİ TEK DERDİM BU OLDU LAN. böyle beni o halde izleseniz kıçınızla gülersiniz. o hareketler, havalar. şarkılara vokal yapmalar bir yandan gitar çalarken. zıplamalar, vuhulamalar. adeta içimde ergenlikten kalma bastırılmış bir Billy Joe varmış da bu oyunu bekliyormuş. Hani 92 saat oyun oynadıktan sonra herkes dağılırken;" avrupa turnesi bitiminde ikinci albüm kayıtları için stüdyoya girmeliyiz arkadaşlar" şeklinde konuşuyoruz. ya da " falanca şarkının solosuna biraz daha ağırlık vermelisin kaçırdığın notalar var" falan. İŞİMİZ KALMADI.
  • başka başka, heh. dün gece, periyodik aralıklarla gittiğimiz bir barda hayatımda gördüğüm en seksi dans eden kıza rasladım, ki büyük ihtimalle o gece ordaki herkes bu kanıdaydı. Kız stripper ruhuyla doğmuş resmen. mekandaki bütün erkekler hipnotize olmuş şekilde işini gücünü sevgilisini içtiğini bırakıp kıza odaklandı, kızlarsa "nereden çıktı bu orospu şimdi " düşünceleri ve gözlerinden ışın çıkarmaya çalışan bakışlarıyla kızı ortadan ikiye bölmeye çalıştılar.
  • bu sigara içmeyen insanların nargileye olan aşkı, dünyanın 8. harikasıymış gibi bahsetmeleri bitsin lan. özellikle lisede vardı bunlardan. nargile olimpiyatlarına katılacak öyle bir bahsediyor ki. bir de şey klişesi var;"sigara aptallık, nargile içerim, hem bağımlılığı da yok". her seferinde de siktir len derdim. hala diyorum, ama içimden. hele bir de o nargile içilen mekanları türkü bar kılığına sokmuyorlar mı, her yerden kilimler, etnik desenler, koyunlar falan fırlıyor. e anladık osmanlı falan tamam da. bu folklorik ögeler insanın gözüne hitap etmiyor lan.
  • yıl itibariyle 21 yaşına girdiğim bu sene,kel ve göbekli bir insana dönüşeceğim yıllara kadar gireceğim her mekanda kimlik kontrolüne tabi tutulacağım gerçeğiyle yüzleştim. kabul ettim bu durumu artık tamam da, bari kalbimi kırmayın, yanımdaki insanlara da sorun da ezik hissetmiyim, ayıp lan. "yok sadece arkadaş gösterse yeter."
  • şu noktaları gördükçe alakasız birşeylerden bahsedesim geliyor ama neyse. çok iyi hissediyorum bu ara. kafamda o kadar büyük bir rahatlama var ki. sadece iyi vakit geçirmek için yaşıyorum. and it feels so nice.
  • bir ara yine uğrarım. şimdi gidip bir sigara yakıcam ve tuvaletten su içicem.

15 Ocak 2011 Cumartesi

Hardalı neden götürdüler şimdi?

mekan: bir restoran
tarih:14.01.2011
saat:20:00-21:00

Yan masaya orta yaşlı, üzerinde kırmızı,mavi renkler olan oduncu gömleği, açık renk kot pantolonu ve tam da orta yaşlı adamların zevkine hitap edebilecek olan 90lar tarzı beyaz spor ayakkabıları ile bir adam ve yanındaki, tahminimce 5 yaşından daha büyük olmayan sarı saçlı,mavi gözlü ve tam da yaşından bekleneceği üzere pembeye bulanmış kıyafetleriyle küçük kızı oturdular. Yine o anlarımdan birindeydim. "Kameram masanın hemen sağında duruyor. Ne olur ki babasından rica edip bir fotoğrafını çeksem kızın, neden beni pedofili sansın ki ?" düşünceleriyle baba ve kızını izlemekteyim. Bir yandan da aklımda "bu siparişini verdikten sonra, içeceği yemeğin ile birlikte getirmek yerine, hemen önüne dayamaları ne büyük bir adiliktir, bir de utanmadan şişeyi açıp koydular önüme, asiti gitsin de bir daha alsın kafası, hayır şu aldığım yemeğe 20 lira ödeyeceğim zaten, ne istiyorlar daha. hiç yakıştıramadım bu mekana." şeklinde konuşuyorum. Bunların tek nedeni siparişimiz gelmeden önce tuvalete gitmek üzere masadan ayrılan partnerim. Partner deyince, penis büyütme reklamlarındaki partner gibi oldu. Partnerden kastım "bir kız arkadaşım." dı. Masada yalnız kalmam ile birlikte bütün mekanı radarıma aldığım bu saniyelerde, sağımdaki küçük kızın sesini duydum.

Kız: Ben sosisli sandviçimin yanında sıcak çikolata istiyorum.
Baba: Ama kızım bak menündeki her şey sıcak zaten, içeceğin soğuk bir şey olsa daha iyi olmaz mı?
Kız: (gözlerini yukarıya dikip bir 5 saniye kadar düşündükten sonra, yüzündeki o " çok iyi bir fikir buldum,ya da bulmadım mı acaba?" ifadesi ile)
O zaman..sıcak olmayan bir.. sıcak çikolata içsem.

Yutmaya çalıştığım kahkalarımın yanlış anlaşılmaması adına ilgimi telefonuma yönlendirmiş gibi yaptığım bu dakikalarda,tabiki her insan gibi ben de "çocuk olmak, masumiyet" tarzı klişe temalar üzerinde düşünmekteydim ki arkadaşım tuvaletten geldi, sonra siparişlerimiz geldi, sonra "mushroom hamburger, kötü olması gibi bir ihimal var mı ki?" düşüncesiyle ilk ısırığıma doğru yaklaşırken, arkadaşım hemen arkamdaki duvarda hamburger kelimesinin almanya-hamburg şehirinden türeyen tarihi ile ilgili bir takım bilgiyi, haber spikeri edasında, bana çaktırmadan, kendi fikirleriymişçesine okumasıyla başka bir hikaye başladı. Onu da başka zaman anlatırım. Şimdi duş almalıyım.

8 Ocak 2011 Cumartesi

hafta sonlarından müzdaribim.

herşeyden önce, "müzdarip" kelimesini yazdıktan sonra doğru yazdım mı acaba lan diyip bir kontrol etsem mi ki dedim. sonra hafta sonu bileşik mi yazılıyordu diye düşündüm. sonra siktiret, araca değil amaca yönelt kafanı melih dedim ve başladım.

hafta sonlarından müzdaribim. Hayır sorunum yeterince eğlenmiyor olmam değil. Eğleniyorum tabi bir şekilde. ama bu eğlenme yönteminden müzdaribim ben de zaten. (durmadan müzdarip kelimesini kullanıyorum sonum hayrola.)

Benim için genel bir haftasonu şöyle başlıyor. Cuma günü 4 gibi biten derslerim sonrasında, sınıftan arkadaşlarımla biryerde yemek yiyorum. daha sonra marketten ihtiyacım olan birşeyler alıp odama dönerken aklımda kendimi "hayır melih bu haftasonu gece dışarı çıkmak alkol almak falan yok, adam gibi erken saatte kalk, gündüz ne yapacaksan yap ve akşam kampüste ol" düşüncesine ikna ediyorum.
odamdayken kaldığım bloktan veya başka biryerden bir şekilde birisi arayıp o geceki partiden veya başka bir iventten bahsetmeye başlıyor. yok, hayır diyorum. bu cuma ben kampüste olmak istiyorum diyorum. sonra partide ne kadar iyi dj ler olacağından, ne kadar ucuz girişi olacağından, hatta içeride sigara bile içildiğinden falan bahsedip bir şekilde beni biryerden yakalıyor o bir arkadaş. diğer sahnede kendimi dımtıs birşeyler eşliğinde karanlık bir yerde dans ederken buluyorum. gece boyunca gereğinden fazla alkolü tükettikten sonra kontrol edemediğim fiziksel hareketlerimle birlikte, bedenimi bir şekilde bir taksiye yerleştirip bir arkadaşımın evine gidiyorum ve orada sızıyorum.

cumartesi öğlen saatlerinde ağzım burnum birbirine girmiş şekilde uyandıktan sona. evde artık o gün kimler varsa, diğer gazilerle birlikte bir yere kahvaltı etmeye çıkıyoruz. daha sonra kampüse geliyorum, çay may birşeyler içtikten sonra biryerlerde duş almak üzere odama gidiyorum. duş almayıp uyuyorum. uyandığımda saat 7 yi geçmiş, hava kararmış oluyor. bir güzel,güneşli cumartesi gününün daha ağzına sıçtığımı farkedip üzülüyorum. yerimden kalkmadan internete girip bari kampüste birşeyler yapayım da cumartesi günümü tamamen ziyan bir gün olarak noktalamıyım kafasıyla onlayn arkadaşlar aramaya başlıyorum. tabi bu sırada bazı utanmaz,arsız gaziler arıyor, cuma günü çektiğimiz yetmemiş gibi, kendilerine başka bir eğlence mekanına atmışlar, bir de utanmadan arıyorlar gelin diye. gerekli küfür tepkisini verdikten sonra kampüste daha insancıl arkadaşlık ilişkileri ve sosyalleşme üzerine kurulu birşeyler yaptıktan sonra cumartesi gecesini şanslıysam sağ salim odamda noktalıyorum.

pazar günü geç bir saatte uyanıyorum ve nasıl oluyorsa tüm hafta sonu aklımdan çıkmış olan, tonlarca ödev, hazırlamam gereken sunum, bitirmem gereken raporlar aklıma geliyor ve bitmek bilmeyen ders çalışma saatlerini başlatmak üzere, ders çalışma grubuma dahil olan arkadaşlarımı arıyor ve bir yer belirliyoruz. sonraki 12 saat boyunca ders çalışıp arada birşeyler yiyip. öldükten sonra odama geçiyorum. bu sırada cumartesi günü almayı düşündüğüm duşu hala almadığımı farkedip banyonun yolunu tutuyorum. sonra da birkaç bölüm dizi izliyip uyuyorum.

Şimdi ee, senin gibi birçok kişi bu rutinde geçiriyor haftasonunu olayın ne diyor olabilirsiniz. ama benim istediğim haftasonu. böyle cumartesi sabahı "erken" saatlerde uyanıp duş aldıktan, biraz çizgifilm izledikten sonra. birkaç arkadaşımla biryerlerde kahvaltı yapmak, sonra o günle ilgili bir gündüz aktivitesi düzenlemek. akşam da makul birşeyler yaptıktan sonra odama geçmek lan. yetti artık. alkol bedenimin içine etti. gitme diyorum bir gece de gitme işte. sonunda babanın aynısı olup çıkacaksın diyorum. dinletemiyorum kendime söz. bak kendime çok güzel bir online çizgifilm izleme sitesi bile buldum melih. bir dahaki haftaya kendi odanda makul bir saatte uyanıp onu izleyeceksin. ağzına sıçtığımın çocuğu. bitti.