30 Eylül 2008 Salı

halloween versus şeker bayramı


saat itibariyle şu an şeker bayramına girmiş bulunmaktayız.
ve yeni farkettim ki bugün başka bir inanışa göre de cadılar bayramıydı.
31 eylülü 1 ekime bağlayan gece,aa yok 31 kasımdı değil mi?
bugün değildi evet.neyse.
cadılar bayramına da veletlik dönemlerimden beri bir özentiliğim olmuştur.
böyle herkes kapılarına içinde mumlar olan balkabağı koysun.
sonra efendime söyliyim herkes öcü modunda dolaşsın.
eğlenceli gözükürdü.
neyse ne var yani!
bende yarın büyüklerimi ellerinden küçüklerimi gözlerinden yalıycam,var mı bundan eğlencelisi!
para verir hem belki birileri.

29 Eylül 2008 Pazartesi

sevgili hiçbirşey

bekliyorsun ama,yazmıycam buraya bugünle ilgili hiçbir şey.
bugün 29 eylül salı 2008 bebekler,saate bakmayın siz ben daha uyumadığım için hala öyle.
çok sıradan bir gündü.

27 Eylül 2008 Cumartesi

whore

http://www.howjsay.com/

her kelimenin pronounce ı var.(okunuşu yani,çok artist oluyor böyle)
ben whore yazıyorum hep,sonra durmadan enter a basıyorum.
remix gibi oluyor
hı-hı-hı-hoğğ-hoğ-hoğ-ho-hoğğr

reklamlar




reklamda geçen dialog
adam:hmmm battaniyeniz çok güzelmiş(bunu kıza götün ne gözel der gibi söylüyor)
kız:bu mu? batmayanine,yumuşacıkine,ohh diye!
adam:niye?çünkü triko diye!

suikast hayalleri kuruyorum şuan ikisine de.

bir de şey var.

gayet bürokratik bir sesle:

JEAN AMERİKANIN ŞALVARIDIR!

ebenin camı:)

25 Eylül 2008 Perşembe

en çok özlediklerim


atari
kreş
power rangers
yüzme kursu
paten
kasetçalar
leblebi tozu
toysrus
furby
tren yolu(bkz:şimdiki yürüyüş yolu,izmit)
şişman teyze
kapıcı kadir amca
mehmetçik ilköğretim okulu
yenidoğan mahallesi
(bkz:90larda çocuk olmak)

ps:bu arada şimdi farkettim lan,sarı rencıra dikkat edin,ne zamandan beri pipisi var lan,
zenci bi kız değilmiydi o,yada japon,ama kızdı eminim,
hatta mahallede kızlar kavga ederdi ben sarı olmam diye.

ps 2:lan bi dakka,şimdi birşey daha farkettim,mavi rencırın pipisi yok!
noluyor lan!

ps 3:evet bu son,neden bunlar hepinize kolum girsin pozunda dizilmişler.

bir türlü uçamayan balon


bu arada, blog sayfam için yaptığım başlık resmine bakıyorum da şimdi, bu zeplin mi denir balon mu denir o araçlara küçüklüğümden beri çok ilgi duymuşumdur. küçükken şu 5 li karper peynir kutularının kenarlarını delip uçan balona bağlardım. içine de sarı tüp kafalı lego çocuklarından koyardım. uçmazdı. sonra çocuğu içinden alırdım yine uçmazdı. en sonunda balona sadece kibrit çöpü bağlayıp uçururdum. sadece onu kaldırabilirdi. o gün bugündür beklentilerimi küçültmeyi öğrendim diye hayat dersine çevirmeyeceğim muhabbeti tabi, fazla hayal kuruyordum ve avanaktım o kadar bebekler.

gudbay

az önce iki insanın farklı şehirlere gitmeden önceki veda görüşmelerinin anlatıldığı bir yazıyı okudum.
hey çok kötü hissettim.
benim öyle yazacak bir hikayem olmasın lütfen.
selen bu hafta bir ara görüşürsek,ağlamayı aklından bile geçirme.biliyorum bu işte ustasın ama.
hayır.
or else,I'll kick your ass duuude.
hahahah.
bu arada,sınıfımda izmirli bir kız var,ve evet tezin doğru,yeşil gözlü ve sarışın.
bez bebek nanadaki küçük kötü kıza benziyor.

23 Eylül 2008 Salı

beybiğadonvanaveystenağdıdey

izmit seyahat otobüsünde wireless ile internete bağlanıyorum.
biri teknolojiyi durdursun!
muavinin selamı var hepinize bebekler.

22 Eylül 2008 Pazartesi

gazete

ağh ah gazete,
bugün dersler başladı,
çok antika hocalar ve bir o kadar da antika öğrencilerle dolu sınıf,
sanırım çok iyi ingilizce konuşamıyorlar, meydan bana kaldı.
bu hafta ders zorunluluğu yokmuş,yarın izmite dönücez.
burada da eğlenmiyorum değil,uzun süredir gülmediğim kadar gülüyorum.
ama izmiti de özlüyorum,izmittekileri özlüyorum.
merve kuzencağızımı özledim mesela,babası bakışlı kürdo kuzenimi.(L)
başkalarını da özledim.
alınan alınsın,alınmayan alınmasın,değil mi gazetecim?
oda arkadaşım hala ortalıkta yok,bayram sonrası yerleşecek sanırım.
az önce panoma bişiler çizip astım,odayı daha sıcak biryer haline getrme çabalarım bitmiyor eğvet.
ve burada erkenden gelen kışa inat donsam da odamda donla oturmanın keyfini yaşıyorum.
bu kadar galiba.

birisine birisine

öh,
ne yapıyorsun sen ya,
harika bir yoldasın.
benden de selam söyle.
bunları sana diyemiyorum tabi buraya derim anca.
artık tek yaptığın beni üzmek.

20 Eylül 2008 Cumartesi

riğenkarneyşın

odama gelmeden önce arkadaşımın odasında cem yılmaz'ın 2008 dvd sini izliyordum.
reenkarnasyonla ilgili bir kaç espri yaptı baya da güldüm.
kim inanır ki gerçekten reenkarnasyona.
kimi kandırıyorsunuz,kendinizi mi.
ne meraklısınız sonsuza kadar yaşamaya lan.
garipsiniz.
kimse artık bu siz,kime sesleniyorsam..

az önce odama geldim.buzdolabımda bayatlamış suyum ve bir kutu ice tea limon um var,hangisini içmek istediğim konusunda kararsızım.
belki birkaç dizi izlerim internetten.
yarın güzel olacak.

bir de bunu dinliyorum

you were there for summer dreamin
and you gave me what I need
and I hope you'll find your freedom
for eternityyy

bank

neden tüm bankların üzerinde banka isimleri olur?
bank kelimesinin bankalarla bi alakası var mıdır,hiç düşündünüz mü?
ben düşündüm.

17 Eylül 2008 Çarşamba

bitmesin bugün


tanrıııığğğğğğğ,beni de gördüüün.
bugün çok mükemmel bir gün.
durmadan iyi haberler alıyorum,ardı arkası kesilmiyor!
hem kendimle ilgili,hem de sevdiğim insanlarla.
akşam deviantart accountuma herzamanki sıradan turlamamı yapmak,gelen birkaç şeye teşekkür cevaplarımı yazmak amaçlı girdim.
fakat bir dakika,bugün sıradan deviantart ımda bişeyler oluyordu ahahah.
küçük mesaj kutusundaki rakam su sayacı edasıyla durmadan değişiyordu.
1,767 messages,1768 mesages,1800 messages..
1800 mü,ne diyor bu yahu!
anlam veremedim ,
sonradan anladım ki çalışmalarımdan biri daily deviation seçilmiş.
çok çok mutlu etti beni hakkımda yazılanlar,yaptıklarımı bir anda binlerce insana ulaştırabilmenin verdiği sevinç apayrı zaten.
evet resimle ilgili bi bölüm okumuyor olabilirim,eğitimsiz de olabilirim
ama ben bu işi hayatımdaki herşeyden çok seviyorum,
ve bu olay o kadar da kötü olmadığımı hatırlattı bana.
daha sonra bir arkadaşım vasıtasıyla üniversite hazırlık atlama sınavı sonuçlarının açıklandığını öğrendim ve internetten baktım.eklemeliyim ki geçmemin mümkün olmadığını düşünüyordum.
geçen sene yapılan sınavda 17 kişinin geçtiğini duymuştum yüzlerce kişi arasından.
ama ama ama,geçmişim!B1 denen bir notla,sanırım 80-85 arası bir nota denk geliyor!
bitmediiiğ
daha sonra selenin girdiği myspace ruh gözeli bacılar yarışmasında ilk ona kaldığını ve istanbula mülakata çağrıldığını öğrendim,kazanırsa çok güzel şeyler olacak.girmesi için çok ısrar etmiştim,evet kendime de pay biçiyorum bu mutluluktan var mı!
öğlen dersaneye gittiğimde bana öss başarısı bilmemneysi yüzünden ismimin ve derecemin yazılı olduğu bi madalya verdiler,bi de bir altın çeyrökünden ahahah ,bu da güzeldi.
az önce büşrayı aradım,herşeyin harika gittiğini,evine yerleştiğini,birazdan da bir konsere gidecekelrini söyledi.o da mutlu.
ayrıca dolu alışveriş yaptım.
ayrıca hayatımın en güzel kurabiyelerini yedim.
şu an saat 22:44 ,günün bitmesine yaklaşık 1 buçuk saat var,allahım kötü bir haber almayayım lütfen,ne dersin?
bir buçuk saatçik bekleyebilirsin değilmi?

16 Eylül 2008 Salı

7664

seviyorum lan çarpık çurpuk ne olduğu belirsiz ilişkimizi.
yüzünü de.

15 Eylül 2008 Pazartesi

anakara

11 eylül 2008 00.02

hey sevgili kağıt,
iki gündür yaşadıklarımı birylerle,birşeylere anlatasım var,o yüzden seni seçtim kağıt.
dünden beri ankaradayım.öğrenci evindeki odamda kalıyorum.dün akşam saat 5 gibi ankara'ya geldim.cehennem sıcağında saatlerce kampüse giden dolmuşları aradım.bulamadım.sorduğum her kişi farkl ı bir yön tarif etti.en sonunda taxi ye 23 yeğteğleğ bayılarak kampse sağ salim vardım.
karşıdaki blokta gzemi gördüm camından el sallıyor.gizem seçkin,final'de aynı sınıftaydık.
neyse bomboş odama daldım.
değişik.yalnız olmak,böyle yazılıyor du değil mi?
o kadar da kötü değil.kafasını dinliyor insan.neyse akşam yemeğe falan çıktık,yemekler güzel.kampüsü gezdik biraz.havuz gibi birşeyin önünde kafeler bilmemneler var,gece 12 ye kadar orada takılabiliyoruz.bugün de sabah sınava girmek için uyandım.fazla basit bir sınavdı.tabi ilk aşama.yine dersaneden birileriyle karşılaştık.tuğçe falan da annesiyle gelmüş.
güldük,eğlendik güzeldi.ta ki çankaya kurtuluş tarafına ona yurt aramaya gidinceye kadar.
çankaya çok büyük,lüks fakataşırı karışı kbir yer.izmite neden büyükşehir dendiğini sorguladım ankaranın sadece bi semtinin böyle olduğunu görünce.
durmadan insanalra yön soruyoruz ve herkesin verdiği ortak cevap "DÜMDÜZ GİT".ezberledk bu lafı,neyse en azından bize de biri yön sorarsa dümdüz git diyeceğiz onu öğrendik.
gittiğimiz yurtlar hilton seviyesinde fakat hep dolu,boş odası olanalrın fiyatları da uçuk,kampüs içi bir odaya yerleştiğim için şanslı hissettim ilk defa,ben de gizem de.
dönüş de ayrı bi hikayeydi oradan.beytepe denen allahın unuttuğu yere gitmek tam bi bela.dolmuş bulunmaz,durak bulunmaz,kime sorsak o klasik yanıt dümdüz git.bi şekilde halimize kahkahalar atarak vardık kampüse,hemen yemeğe yetiştik.masada hazır şişe su bulunca direk içtik,malum ankaranın suları berbat.meğerse su başak bi öğrenci grubuna aitmiş,ilk rezilliğimizi de böyle yaşadık hah.
yemek sornası biyerlerde gizemle oturduk,ankaranın havası garip,sabah ve geceleri buz gibi öğlende kuru bi sıcak var.neskafe içmek için yanımıza aldığımız ketıla sarıldım o derece.
saatlerce muhabbet ettik.dertleştik de denebilir.çok ihtiyacımız varmış o zaman anladım .eheh
ve evet başlarda çok soğuk bulduğum gizeme çok ısındım onu dinldedikçe.oda çok kötü şeyler yaşamış,güzel anıları da var tabi.dinlemek güzeldi.ne kadar benzediğimizi farkettim,hemen hemen aynı şeyleri yaşamışız hep.
insanalrı tanımak gerek,evet bunu yapmayı öğrenmeliyim,önyargıyla yaklaştığım çoğu insandüşündüğümden farklı çıkıyor.
saat 12 şuan,şimdi odama döndüm.evet resmi oalrak artı kkendi başıma yaşıyorum.
korktuğum gibi başlamadı,evet itiraf edeyim eğlenceli bile diyebilirim çoğu zaman.sadece farklı.
ama odamı da özlemedim değil yalan olmasın kağıt.
ps:bu gece ilk defa kendi kendime konuşmaya başladım kağıt,çok komik kendine soru sorup cevaplamak,birilerine laf atmak,gülmek,dışardan hoş görünmesede,herkes denemeli.tabi abartmasınlar nihohoh

9 Eylül 2008 Salı

theboq

şu anda "boq qby" hissediyorum.
beş on dakika sonra evden çıkıcam.
aptal çantamı hazırladım.ankaraya gidiyorum.
siz de yatağınızda uyuyun.

8 Eylül 2008 Pazartesi

annemin deyişiyle çöp odası


azıcık günüm kaldı bu odada.
düşünüp duruyorum günlerdir.
nasıl yaşıycam başka yerlerde.evet yaşacağım demek istemiyorum,fazla soğuk.
beni bu dört duvardan başka kimse çekmez ki lan.
24 saat saydığım küfürleri oyuncaklarımdan başka kim dinler.
oraya buraya sıkıştırıp unuttuğum küllükleri kim saklar bu odadan başka.
bana annemden başka kim yemek yapar ki lan.
soru işareti koymuyorum evet,cevapları yok çünkü.
yazı yazarken sigaralar da ne çabuk bitiyor.


ps:bi ara dişlerimi fırçalasam iyi olacak,odamdan farkları kalmadı.

5 Eylül 2008 Cuma

oy kızlar naz eylemey

akşam outletten dönerken üç tane ciks görl den biri şöyle bir laf attı:
"ayy oğloom o çantayı sırtına tıkıyoson ya helal osson sınaağ,beşinci sınıfta takardık bis onuu"
miktir lan mamcık karı dedim,içimden dedim tabi,dışımdan güldüm,ayıptır sonuçta.
hayvanların da küçük beyinleri var ama onlara küfür etmiyoruz.
mohah.

ps:bugün selenle görüştük,muhtemelen uzun bir süre için son görüşmemizdi.son kez börgır da deli gibi yedik ve yine çatlayana kadar güldük.
selön böböğüm muhabbetini seviyorum,ve sanırım hayır durmadan konuşsan da bıkmam,artık sen bir izmir görl,ben de bir angara boy'um kendi türkçe-ingilizce laçkalaşmış tabirlerimizle.
<3 al bu da sana,ve hayır bu bir kalp değil,bir göt iddaa ediyorum!

4 Eylül 2008 Perşembe

sevgili pollyanna


herkesin hayalleri gerçek olsun,
kim ne olmak istiyorsa o olsun.
merve star olsun
kadir hayallerinin zengin kızını bulsun.
büşra o istediği çatı katındaki dairesine kavuşsun.
gizemin monacodoom kafesi olsun.
semih stilist olsun
selen oyuncu olsun.
ben de,
ben de o düşündüğüm şeyi olayım.
olsam.
güzel olurdu.

pollyanna,senin de ben..anladın.
aptal pollyanna,salak,bok,göt.

canlarım

bazı insanlar şanslı doğuyorlar ya hani,
onların dötünü mikeyim.

3 Eylül 2008 Çarşamba

kendimle ilgili bişeyler

2 gün önce ankaradan döndük.
okul kayıtlarını yaptırmak için gitmiştim.merve de benimle geldi.
dört saatlik bir yolu var yarım saatlik molayı saymazsak.
Ankara garip bir yer.yeşillik,ağaç ot böcek görmek zor.
fazla düzenli gözüküyor,henüz merkezini dolaşma şansım olmadı gerçi.
ama yol kenarlarında dahi alışveriş merkezleri,inşaat halindeki yeni açılacak alışveriş merkezleri,ve tadilatla genişletilen alışveriş merkezleri vardı ahahah.ilk ilgimi çekenler bunlar oldu.
otogarına geldiğimizde yine meşhur bıyıklı esmer amcalarımız ben nerdeyim edalarıyla etrafta dolanıyordu.
otogarların maskotu gibi oldu bu amcalar,new yorka a uçup havaalanına geldiğimde yine onlarla karşılaşacağımdan şüpheliyim artık ahah.
neyse işte taksiyle okual falan gittik sabahın 8 imi ne.
okul için ilk izlenimim ankaranınkinden ço kdaha farklı oldu.
hacettepe üniversitesi nin kampüsü tamamne yeşillik bir alan üzerine kurulmuş kocaman bir yer.
üniversite gibi üniversite yani(ne demekse,kime neye bok atmak istedim acaba)
fakat bu büyüklük kayıtlar sırasında daha çok dezavantaj sağladı.bkz:pul eksik postahane ebesini terekesinde,dekont eksik banka öteki terekesinde vb.
bir sürü insan,izlenimlerme göre eğitim fakültesinde kızlar ağırlıktaydı.bazıları ço ksevinçli,bazıları biraz daha küçümseyen gözlerle bakıyor etrafına.
bir tane de kızla tanıştım ,aynı bölümden çıktık.iyi bir kıza benziyordu sevdim,ya da gizeme benziyordu o yüzden öyle bir ısınma oldu ahah.
neyse baya yorulduk morulduk ama en sonunda okul kaydını yaptırdık.
sonrada kampüs içindeki öğrenci evine kayıt yaptırmak için mıçımızdan terler döktük.
ve odamın anahtarını aldım,bi göz atmak için girdim.otel odası gibi biryer.1 pencerenin iki yanına konulmuş yataklar,uçlarında iki tane kitaplık ve çalışma masası,duvarda iki pano.
ortada ofis tip ibir buzdolabı.giysi dolapları ve banyo.bu kadar.
ha bir de internet varmış,o kadar kazık aidatlara olsun artık diycem de neyse.
evlerin karşısında bir kaç kafe,restoran,dükkan falan var,bir de şo kmarket var,ice tea depolayabileceğim.
işte öyle sıkıldım yazmaktan,
şu an izmitteyim.
blonde redhead in bir şarkısını dinliyorum çok salak bir şarkı.
okulda 22 sinde açılcakmış bir moralim bozuldu,kendimi bayram sonrasına hazırlamıştım.
çok yakında yanlız yaşıyor olacağım.
bok gibi bir duygu.
dolu da resim çizdim.
niye bu kadar geleceği düşünüyorum acaba.
resim çizsem hep.
geçti zaten.
en uzun yazıdma bu mu oldu ne.