28 Şubat 2008 Perşembe

gitgide artıyor bu olağanüstü güçlere sahip olma özentiliği.
bu kadar mı istek duyuyoruz sahip olamayacağımız şeylere.
her gün televizyonda daha fazla fantastik diziler,dna'larıyla oynanmış uçan,kaçan,yokolan insanlar..
elektrik çarpanını mı ararsın,neresini bıçaklasan yine hortlak gibi dirilenini mi,dirilteni mi..
bi de sinema filmleri var tabi,elinde sopası büyü yapan okul öğrencileri,işi gücü bırakıp dünyayı kurtarma sevdasına düşen kahramanlar.
üzgünüm ya,
insanlar hiç bir zaman görünmez olmayı başaramadı,
hiç bir zaman ışınlanamayacak da.



23 şubat 08

20 Şubat 2008 Çarşamba

mouse

kablosuz mouse aslında çin işkencesi diye tabir ettiğimiz sisteme dair üretilmiş bir cihazdır.
evet evet.kesinlikle çin de üretiliyor olmalı bunlar.
ve evet şimdi tersini çevirdim mausumun ve karşımdaki yazı karşısında şaşırdım mı?hayır.
made in China
nitekim bu mause'lar en ihtiyacımız olduğu zamanlarda nedense hep işe yaramaz birer cihaz halini alır.
o aptal şarj edilebilen pillerinin şarjı hep biter.
yeri geldiğinde aylarca dayanan o piller önemli birşey yazmak zorundayken biter ve aptal mausunuzun alt tarafındaki aptal kızıl ötesi ışık bir yanıp bir söner.sizinle adeta oyun oynar.
dişlerinizi sıkmanıza neden olur.
tavsiyem hemen onlardan kurtulmaktır.
aksi takdirde dünyayı da ele geçirir bunlar.
kablolu neyimize yetmiyor ki sanki evi mi turlayacağız alt tarafı bi fareyle.
çok doluyum.bitmez bu yazı

17 Şubat 2008 Pazar

kar

gece oldu.
karanlık,soğuk,ölmüş ağaçlarla dolu arka bahçemiz yine karlarla örtüldü.
yine saatlerce seyredilebilir bir manzara haline geldi.
az önce annem telefon açtı,melih yatak odasının panjurlarını kapamayı unuttum, kapa dedi.
neskafemi de aldım gittim yatak odasına.
camı açtım.hiç sevmediğim bu bayır ne kadar da güzel gözüküyordu,rüya gibiydi.
kar hala yağmaya devam ediyordu.kahve bardağıma sıkıca sarıldı ellerim biraz ısınır belki düşüncesiyle.
sonra ayrıldı bardağından ellerim ve panjurları kapadı.
zaten her zaman itici olan panjur kapama sesi,gecenin 2 sinde ,sokaklarda ölüm sessizliği varken daha da itici geldi kulaklara.gece panjurlara küfür etti.uyandırdım geceyi kısa uykusundan.
şimdi uyuma sırası bende.
keşke yağan karın da yağmur damlaları gibi sesi olsa..
uyumama yardım etseler söyledikleri rutin şarkıyla.
gece bitmek üzere şimdi.bi horozun ü-ürüü-üü diye ötüşlerini duyuyorum.şehir merkezinde horozların ne işi var yahu?.horozların çalar saat görevini üstlendiği zamanlarda mı yaşıyor mahallemiz?
yarın çok iş var yapılacak.
03:38

7 Şubat 2008 Perşembe

De Paris De Bülent




Bizim orda bi erkek kuaförü var,


erkek kuaförü dediysem bildiğin mahalle berberi,


20 metrekarelik bi mekan.


Adı da:"De paris de bülent".


Neden bu kadar kılas bi isim koymuş anlam veremedim.


Hadi fransız sın diyeceğim de o bülent ne be herif!


dö paği dö edmondo falan deyince yine bi kulağa hoş geliyor.


iyisi mi sen yine kaldır şu tabelayı da berber bülent ismini bi düşün derim bülent abi.


tabelanın yanına da bi tıraş olan adam resmi.


oh mis.

5 Şubat 2008 Salı

suluboya



Bir zamanlar bende renkleri sevmezdim,
renkleri kullanmayı sevmezdim daha doğrusu,
derdim ki siyah herşeyi anlatır.
Renkler sadece curcuna yaratmak içindir.
Ne kadar da yanılıyormuşum.
..........................................................

Bu sabah odamı toparlarken eski resim çantamın içinde suluboya fırçalarımı buldum.çok mutlu oldum.
Kaybettiğimi sanıyodum ümidi kesmiştim :D
Fırçalarıma kavuşmanın verdiği mutlulukla 3 saat suluboya yaptım.
Suluboya yaparken yazın yapacağım yağlı boyaları düşündüm.
İsim bile verdim hayali tabloma .
Çilek tarlası olsun adı dedim.
Beatles'ın strawberry fields ı dinlerken.

steçu of libırtiğ



Her türlü amerikan bilim kurgu,aksiyon filimlerinde bu özgürlük anıtının kellesini koparmak zorundamı bu holivud.
Yine yeni bi film afişi gördüm ve yine bi kellesiz statue of liberty .
yeter yazık kadına.

uyuyan dünya

Şimdi aklıma geldi de,
bütün insanlığın uyuduğu bir vakit varmıdır acaba.
veya öyle bişi olmuş mudur geçmişte bi zamanda.
dünyada gözü kapalı olmayan tek bir insanın olmadığı küçük bir an ,belki bir kaç saniye.
dinlenmeye tek ihtiyacı olanlar insanlar mıdır ki?
asırlardır bizim yükümüzü taşıyan bu küçük gezegenin de biraz dinlenmeye zamanı olmamış mıdır hiç.
veya birazcık yalnız olmaya.
yerinde olmak istemezdim dünya.
kimbilir kaç zamandır ayaktasın.
ne kadar yorgunsundur..

,