21 Ocak 2010 Perşembe

2010 yılını hiç sevmedim ben.
2010 yılı 1 senelik ilişkimi bitirdi.
2010 yılı yüzünden 20li yaşlara adım attım.bence 20 çirkin bir sayı.
üstelik 2010 yazması çok zor.çizdiğim bir resme tarih falan atmaya kalktığımda 20010 yazıyorum.

otobüs şirketleri çıldırmış,bugün,içinde 9 saat kaldığım otobüsün ön koltuğundaki televizyonda yaklaşık 50 yabancı,10-15 tane yerli film vardı.Müzik,oyun,tv kanalları, hatta resim seçeneği de olan bu süpersonik dokunmatik ekran cihazın bir de usb girişi vardı.Hani "yettiremediysek kendin takıl" mesajı vermişler.
Jetgiller kafası yaşadığım bu 9 saat boyunca ön koltukta oturan yaşlı amca bu cihazı kullanmayı öğrenemedi.periyodik aralıklarla görevli çocuğu çağırıp "bana sanat musikisi aç" dedi.

Ankaradaki odamda bir buzdolabım var benim.Böyle taş çatlasa bacak hizana kadar gelenlerden var ya,işte onlardan,ama şirin bir şey,magnetler falan yapıştırdım üzerine.neyse.İşte o buzdolabı genelde bomboş olur.içine içecekten başka hiçbirşey koymam.
Bu gece annemlerin evde-benim evim diyemiyorum çok garip,ilk defa gördüm evi lan- içecek bir şeyler bulmak için buzdolabını açtım.çok garip bir andı.önce bir ışık süzüldü üzerime doğru.sanki başka bir dünyanın kapılarını araladım.İçindeki malzemelerle istediğim yemeği yapabilirim heralde.uzun süredir görmemişim böyle bir manzara,yarım saatte bir buzdolabını açıp inceliyorum.Ane,konserve mısırda varmış,oha mantar lan,yok artık barbekü sosu mu o,gibi tepkiler verip duruyorum.Komik hallerdeyim.

Babam uyuduktan sonra salonda bıraktığı sigaradan çalmayı özlemişim.

Impossible triangle diye bir şekil var.kendisi çok güzel bir şekil.abartmıyorum yaklaşık 3 aydır belki üzerinde birşeyler yapmaya çalışıyorum.renklerini düzenliyorum çiziyorum karalıyorum.güzel birşey çıkarsa dövme yaptıracağım diye karar almıştım.