10 Haziran 2010 Perşembe

otobüs

Normal şartlarda çocukları çok severim. gerçekten. bence yetişkinlerle anlaşmaktan çok daha kolay çocuklarla anlaşmak. iyi de geçinirim geneliyle. hatta baba olmak en büyük hayallerimdendir.

gel gör ki bir de "otobüs vakası" olarak adlandırdığım vakalar var. hani şu yaşıma kadar bir tane uzun mesafe yolculuğu hatırlamıyorum ki çocuk viyaklaması olmadan,sakin, huzurlu geçsin, olay sadece ağlamaları da değil, arka koltuğu tekmelemek olsun, ıklamaları gıklamaları olsun, muavin,hostesle aralarındaki garip disiplinleri olsun, hiç hoşlanmıyorum. küçük bir bebek ile ilgili en cani, acımasız hayallerim otobüslerde oluşuyor haliyle.

ikinci bir konu da istisnasız her zaman biletlere ya ismimin ya soyismimin yanlış yazılması, melih çebe den tutun, merih çevik e kadar. bugün de melik çebi yazdılar.

son aklıma gelen de, otobüslerde dağıtılan şu salak keklere neden bu kadar heyecanlanıyoruz acaba. hani tanesi 10 kuruşa bile gelmiyordur. istesek otobüsten inince belki kolisiyle alabiliriz ama. o bilete verdiğin 30-40 liranın hiç değilse 10 kuruşunu da olsa geri aldığını sanma hissi güzel.