29 Kasım 2009 Pazar

back in memleket.klsjdflskadj

az önce odama gelebildim sonunda.
evet artık türkiyedeyim.
ankaradayım.

söylemek bile sinirimi bozdu lan.
elimde hayvan yükü bavullarımla kampüs servisine yetişmeye çalışırken karşıma çıkan o kocaman tabela;ST PETERSBURG bilmemne müzesi. gülcede kaldığımız yerin adıydı st petersburg spc.

son 3 günle ilgili birşey yazamamışım.
o yüzden de tek tek günleri anlatabilecek kadar şey kalmamış kafamda.

aklıma gelenler arasında nottingham üniversitesinin o devasa,anbilivıbıl ana kampüsü var,orada yediğim fish n chips var.
böğürtlenli cider var.artık türkiyede de cider sıtayl bira satılsın.neyse.
gatecrashers daki parti ,ve o partide yaklaşık 4 saat nefes almadan öpüşen çift i hatırlıyorum.
ben nefes darlığı geçirmiştim o derece.
hoodie giydim diye revolution adında bir bara alınmadığımı hatırlıyorum.bar ın onunde soyunmak zorunda kaldım.

zebra crossing. bizim deyişimizle yaya geçidi.buradakinden çok farklı tabi.200 le tır geliyor olsa dahi yaya geçidinde duruyor lan varmı böyle birşey.

indian food. tamatanga. dondurmaya bile mi baharat konur kardeşim.

insanlar. genel olarak ingilterede yaşayan insanalra baktığımda ilk dikkatimi çeken şey kibarlıktan naziklikten gebermeleri. herşeye mi thank you denir.hani hesabı istiyorsun thank you,hesabı veriyorsun thank you,para üstü alıyorsun thank you,soru soruyorsun thank you.sen thank you dediğinde aldığın cevap bile thank you.insanlar otobüsten inerken şöföre teşekkür ediyor lan.taksi şöförleri bye love have an amazing day diyor.türkiyede bir taksi şöförünün görüşürüz aşkım deme olasılığını düşünsene.
bir tane anket yapmak isteyen adama no dedik.adam thank you,have a great day,keep that smile falan dedi.çıldırmışlar.

ikinci olarak bu insanlar üşümüyor. may şit iz friğzing diye dolaşdığımız 7 gün 8 gece boyunca etrafta kızlar çırılçıplak dolaşıyordu.literally.çırılçıplak.bir tane etek veya külot tarzı birşey ve tişört en fazla.erkekler de nerelerini açacağını şaşırmışlar kızlar karşısında,etek giyme modası bile var.herkes bir hallerde.japon-kore popülasyonu kendilerini baya tarz sanıyor özellikle. boxerımın altına selinin topuklu ayakkabıalrını giyip çıksam,sonra da önümden geçen ilk insana omuz atsam,diyeceği tek şey "sorry" olur.adım gibi eminim.

başka ne hatırlıyorum.iğrenç şatları hatlırlıyorum.christmas shots.

lucky strike.

ASDA.

gülce ve selinin bacardi bacardi manyaklığı.

6 da kapanan alışveriş merkezlerinin son yarım saatine yetişme çabamız.

Merhaba topman,merhaba sneaker stores.

1 senedir türkiyede yetişemediğimiz mcdonalds kahvaltı saatine gatwick hava alanındaki mcdonaldsda yetişmemiz.

ne halt yesem pork çıkması.ahahahahah

bir italyan restoranında iddaaya giren gülcenin garsona can we get the CALCULATION demesi.

mikrofonla stand up yapan london national express şöförü.

christmas süsleri,çanlar.skittles.duty free çılgınlığı.gördüğü her sandviçe saldıran sevgilim,artık alıştığım,hatta konuşurken dikkat ettiğim biritiş aksanı.

şu an yine kötü hissettim.
hayatımda yaşadığım en güzel günlerdendi lan.
baya iyiydi.devamı olmalı.

o değil de bütün hafta insanlara çarptığımda pardon deyip britain halkını dumur ettikten sonra ankara otogarda çarpıtığım bıyıklı amcalra refleks olarak sorry demem en güzeliydi.

daha da güzeli adamın tekinin taşıdığı poşette ucunda kadın kafası olan bir muz resmi eşliğinde ASAL MUZ,TÜRKİYENİN LEZZETİ,tıklayın gönderelim yazmasıydı.

şimdi uyuycam.

hello ankara.

edit:hığ st petersburg müş. st peters court lan. s p c hani. ah melih fail melih.

edit2 : en önemli şeyi unutmuşum.tabiki herkese rahatça küfür edebilmek. mesela sana çarpıp sorry diyen birine sensin sorry orospu diyosun anlamıyor.

yarrak kafalılar diye bağırıyosun yeaaah diyorlar.daha büyük eğlence mi var.