10 Şubat 2009 Salı

under no one's umbrella ella

iki gündür hava yağmurlu burada.oradan aklıma geldi.şemsiye kullanmayı hiç sevmiyorum.
bu yazının "yağmur damlalarının pıt pıt yüzüme çarpmasından daha güzel ne olabilir ki!bunu neden engelleyeyim,çiçekler,böcekler,yağmuru seviyorum bılog!" şeklinde devam edeceği yok merak etmeyin.
sadece gereksiz bir ağırlık şemsiye.
elimde 2 bavul gezerim,bir şemsiyeyle gezemem.
hatta bir ara annem sırf şemsiye kullanayım diye bana bir şemsiye hediye etmişti.
böyle küçülüp küçülüp neredeyse cebine sığdırabileceğin tiplerden.
birkaç gün sırt çantamda taşımıştım.ama ne kadar yağmur yağsa da çıkartmadım yine çantamdan.
başkasının şemsiyesinin altına girmeyi de sevmiyorum işin garip yanı.yürüyebileceğin kocaman bir yolda, kafana birkaç damla su gelmesin diye bir şemsiyenin altında 2,3 kişi sığışmaya çalışıyosun.
bu yüzden yağmurlu havaların en büyük dostu ingilizcede hoodie,türkçede ne dendiğini bilmediğim şapkalı üstlerdir.
yeter neyse,sıkıldım.
bi gecede fıstk ezmesini de yarıladım.
yağsız süt fıstık ezmesi çifti çok ironik.
ironik.