19 Aralık 2008 Cuma

sinek

odamda olmanın rahatlığını sadece izmitteki odamda olmanın rahatlığına değişirim.
evet anlatacaklarım var.
her şey dün akşam 8'e doğru ayaklarımızın bizi bulunduğumuz mekandan o bara götürmesiyle başladı.
bunu anlatabilmek için biraz geri gitmem gerekecek.
beybiler,size bir soru;yaşadığınız kampüste günlerden birinde şöyle bir afiş ilginizi çekse.

sinek bar açılışı tarih bilmem kaç
giriş ücreti yok
ilk vodka bizden
70'lik 2.5 ytl
tekila 3 ytl
...

biliyorum sizi koşardınız oraya.biz de öyle yaptık birkaç insan.o akşamki eğlencemize bu mekanda devam etmek istedik.
istikamet sakarya caddesi,25 katlı bir binanın teras katında açılan bu mekanın girişini gördüğümüzde hepimizin aklından kaçmak geçmişti evet.çünkü o karanlıtka heryeri aydınlatan mumlar ve artık kulağıma hiç hoş gelmeyen bir müzik türü,ilgi çekici gözükmüyordu.
ama işin içinde o fiyatlar vardı.girdik oturduk.korkunç insanlarla dolu bu güzel mekana.terasta olması güzel bir manzara sağlıyordu.o yüzden mümkün olduğunca,gothic,emo,punk ve türevleri insanları izlemek yerine dışarıyı izlemeye çalıştım.

ilerleyen saatlerde arkadaşlarım tuvaletteyken yanıma yaklaşan bir çocuk sigara istedi benden,verdim,canın mı sıkkın somurtuyorsun adamım dedi.ben de herzamanki halim deyip kafamı çevirdim.sonrasına bir adam canon makinesinin flaşını gözümde patlatıp gitti.

beleş patlamış mısır ve çerezin keyfinin çıkarırken içeri giren iki insan dikkatimizi çekti çok.
üzerinde okul formaları olan,kafası spreyle kabartılmış ,piercinglerinden yüzünü göremediğimiz küçük bir kız ve yanında ona benzer bir çocuktu bu iki insan.yer olmadığı için bir köşede masum masum dikiliyorlardı.biz de içkinin de bize verdiği yavşaklıkla sevimli bulduğumuz bu tipleri yanımıza çağırdık gelin oturun yer açılana kadar diye.
oturduk konuştuk çok,yüzümde şaşkınlıkal birlikte bir gülümseme vardı tüm muhabbette.
kız 14 yaşındaymış,çocuk 17.sakarya caddesi gibi tırsık bir mekanda gecenin köründe gelmişler takılıyorlar.
kendimi çok yaşlanmış hissettim çok,ben 14 yaşında taso oynarken,karşımdaki kız,sevgilisinin yanında bana " ne kadar tatlısın,saçların ne güzel,sigaramı yakarmısın hayatım" edalarında,bir yandan da ellerimle temas kurma çabasındaydı.yanında sevgilisiyle üstelik.
tabi bir de acıyıp yanımıza aldığımız bu insanların bütün tayfası da masamıza toplandı.
tek dertleri dirsekelrinden göğüslerine kadar doldurdukları piercingleri, birilerinden sigara bulmak,dinledikleri müzik olan bu insanların yanında kendimizi abi abla gibi hissettik.bu aralar nefret ettiğim saçlarıma hepsinin iltifatlar yağdırması,beni saçlarımdan iyice nefret ettirdi.
5 tekila şatından sonra kendinden geçen gizem arkadaşımızla geceyi sonlandırmak üzere oğuzhanalra gidecekken,zırıldayan 14-17 çifti,gidecek yerleri olmadıklarını söylediler.
tanımadığımız bu insanlara çok acıyıp bizle gelebileceklerini söyledik.
bir şekilde kendimizi o mekandan attık.
gerisini anlatmaya üşeniyorum garip kısımları bu kadar sanırım.
bugün ceplerine yol parası koyup kızılaya yolalrken onları,umarım bir daha görüşürüz cümleleri ağızlarından dökülürken içimden bekleyin siz görüşürüz diyordum.
anası babası yok mu bunları ndiye deliriyordum.

saçlarım kirli,duş almalıyım,ya da kökten kesmeliyim bu saçları.